Bektaşi Nefesleri -II

 

Hüzzam Makamında Nefes
DEVRİ HİNDÎ
1
Hezaran per açıp rengi ziyadan
Üfûl etmiş güneş sahnı semadan
Şebistanı elem hâli sahadan
Gönül pürgirye hali inzivadan
2
Bu demdir tab’ımın devri melâli
Sever zulmetle ruhum hasbihali
Sadalar duymanın var ihtimali
Karanlıklarda âmakı hafadan
3
İlâhî meşrebim vahdet perestim
Şarabı cilvei hayretle mestim
O sagardır ki zinet sazı destim
Dolar humhanei âli abadan
4
Uzaktan yalvarıp ebri bahare
Dedim gel şöyle meylet bi kenare
Hüseynimden haber ver kalbi zare
Eğer geçtinse deşti Kerbelâdan
5
Ne beklersin kalıp ey badı şebhiz
Demadem turrei ezharı tehziz
Getir lûtfeyle bir bûyi dilâviz
Meşamı cana kabri Mürtazadan
6
Ne mümkün sevmemek Samih Hüseyni
Kabul eyler mi insan böyle şeyni
Resûli Kibriyanın nuri aynı
Muazzezdir bizimçün enbiyadan

 

 

Hüzzam Makamında Nefes
DÜYEK
(*****)

Aynı Güftenin Bir Başka Bestesi
Eviç Huzi Makamında Nefes
DÜYEK
1
“Kâfünun” hitabı ızhar olmadan
Biz bu kâinatın iptidasıyız
Kimseler vâsılı didar olmadan
Ol kabekavseynin Ev ednasıyız
2
Yok iken Âdemle Havva âlemde
Hak ile Hak idik sırrı müphemde
Bir gececik mihman kaldık Meryemde
Hazreti İsanın öz babasıyız
3
“Küntükenz” sırrının olduk agâhı
Aynelyakin gördük cemalûllahı
Ey hace bizdedir sırrı ilâhi
Hünkâr Hacı Bektaş fukarasıyız
4
Bize peder dedi tıflı Mesiha
“Rabbi erini” deye çağırdı Mûsa
“Lenterâni” deyen biz idik ana
Biz Tûru Sinanın tecellasıyız
5
Zahida şanımız “İnna fetahnâ”
Harabî kemteri serseri sanma
Bir kılı kırk yarar kâmiliz amma
Pirim (Balım Sultan) budalasıyız

 

 

Pencügâh Makamında Nefes
DÜYEK
1
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yâresi
Ben bu derde kande derman bulayım
Meğen dost elinden ola çaresi
2
Benim uzun boylu servi reftarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası
3
Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbüle cevr etme gel gül yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar paresi
4
Dildar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çerag söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası
5
Pir Sultan Abdal’ım yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelip geçersin
Aşku muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir yolumuzun türesi

 

 

Gerdaniye Makamında Nefes
KATİKOFTİ
1
Bir nefescik söyleyelim
Dinlemezsen neyleyelim
Aşk deryasın boylayalım
Ummana dalmağa geldim
2
Ben pirimle oldum aşna
Kalmadı gönlümde nesne
Pervaneyim ateşine
Şem’ine yanmağa geldim
3
Ben pirin edna kuluyum
Kem damarlardan beriyim
Aynı cem’in bülbülüyüm
Meydana ötmeğe geldim
4
Aşk harmanında savruldum
Hem elendim hem yuğruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yenmeğe geldim
5
Şah Hayatî dir özümde
Hiç hilâf yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Dârına durmağa geldim

 

Bektaşilik Tarihi

Selçuklu sultanı zayıfladıktan sonra

 

 

 

 

 

 

 

 

 Selçuk sultanının tamamen güçten düşmesinin doğal bir sonucu olarak , Türk emirleri nihayet Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bağımsız devletler kurdular. Alaeddin Keykubat zamanındaki birleşik devletin yerine 1300'e doğru bir düzineden fazla beylik ortaya çıkmıştı.

Türk hükümdarları , Bizans hükümdarlarıyla bazen yakın işbirliginde bulunmuşlar ve rakip Türk hanedanları, Moğollar ve haçlılarla kesintisiz savaşlardan sonra , Selçuk devleti herbiri kendi bölgesini genişletmeye çalışan bir düzineden fazla beylige bölünmüştü. Bu beyliklerin sayısı ve coğrafi dağılımı , 1300'e doğru küçük Asyanın oldukça Türkleşmiş olduğunu gösterir.


Kaygusuz Abdal


Alâiye Beyi Hüsameddin Mahmud’un oğlu Kaygusuz Abdal‘ın asıl adı Alaaddin Gaybi’dir.

 

İyi bir öğ­renim görmüş, genç yaşta Abdal Musa’ya derviş olarak Kaygusuz adını almıştır.

 

Derebeyi oğulluğundan istifa ederek, dervişlik hırkasını giyen

Gaybi'nin hakikatin peşinde olduğu ve bunu da Mürşidinde bulduğunu anlatan Bektaşi Menkıbesine göre ;

 

“Teke (Antalya) ilinin Alaiye (Alanya) sancak beyinin oğlu Gaybi Bey, 18 yaşındayken arkadaşları ile ava çıkar. Avlanırken tepe üzerinde bir ahu(ceylan) görür beyzade. O esnada ahu onun önüne çıkagelir. Gaybi Bey onu görünce hemen bir ok çıkarıp, ahuya fırlatır. Kirişten çıkan ok ahunun sol koltuğunun altına saplanır fakat ahu yıkılmaz, sıçrayıp kaçar. Gaybi bey de ardına düşer.


Pir-i Sani

Pir Balım Sultan


1500  yılı civarlarında içinde posta oturmuştur. Yol içinde yaptığı hizmetlerden dolayı Pir sani (ikinci pir) adıyla adılır. ( Bektaşiler içinde zaman zaman üçüncü pir (pir-i salis) adıyla ortaya çıkan, şahıslar olduysada bunun gerçekle bir alakası yoktur).

 

Tarikatın kurumsal bir yapıya kavuşması Balım Sultan zamanında olmuştur. Bektaşiligin temel taşı olan erkanname Balım Sultan tarafından şekillendirilmiştir. Çeşitli kaidelerin konulması, ve yine mücerred makamının kurulması ve bu makama girilirken kulağa takılan Mengüş adındaki küpenin kullanımı da Balım Sultan zamanında olmuştur.

 

 



Mertebeler - Derviş

Dervişilk makamına çıkışın ilk kapısı Tasavvuftur.

Derviş Babaya hizmet eder. Zor bir makamdır.

Dervişler Bektaşi Erkannamesine uygun olarak yapılan “Dervişlik Erkanı” üzerine Derviş olarak ilan edilirler.

Baba uygun gördügü bir süreden sonra bir Mühibi, Derviş yapabilir.

 

Derviş olmak isteyen Can evli ise önce eşinin rızası alınır.

.

 

 


Yakın Tarihimizden
bir Bektaşi:
Namık Kemal

Namık Kemal, Magosa’da sürgün olarak bulunduğu dönemde

Lefkoşe’de bulunan halk arasında “Kara Donlu Can Baba” tekkesi adı ile anılan tekkede Bektaşi tarikatına intisab etmiştir.

 

Türkiye'de, ülkenin sosyal ve kültürel gelişmesinde bir rol oynamış yazarlar arasında, Namık Kemal, en önemli kişi olarak görülmüştür; ona modern Türk edebiyatının babası diye bakılır.


Site en iyi Firefox tarayıcı ile görüntülenebilmektedir.

site © 2006-2011 Bektasi.net - Bektasi.info ©- Her Hakkı Saklıdır - Bu sitede yazılanlar bilgi amaçlıdır.

Bu Sitenin ve yazarının Bektaşilik ile organik bir bağı bulunmamaktadır.

Sitede hazırlanması esnasında var ise gözden kaçan eksik, yanlış bilgiler ve hatalar Bektaşilige mal edilmemelidir.

Aldığımız Feyz ile Tarikat-ı Bektaşi'ye hakkında bilgi veren İnternet Sitesini Derlemek Cürretinde Bulunduk.

Eksiklerimizin Tamamlanmasını Hatalarımızın Af 'fını Hak Erenlerden Niyaz Ederiz.