Hazreti Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli - 2

II.Bayezid dönemi kroniklerinden pek meşhur olmayan Kemal eserinde “Osman’a Hacı Bekdaş Geldügin Beyan ider” başlığı adı ile Osman Gazi ile Hacı Bektaş Velî’nin buluşmasını kaydeder (İBN-İ KEMAL, Tevârih-i Âl-i Osman,, 2001: 40-42).

 

Kemal’e göre, Hacı Bektaş Velî başında ak külahı dilinde zikir ile derviş kılığında Osman Gazi’nin yanına gelir. Bu dervişten hoşlanan Osman Gazi onu misafir eder, izzet ve ikramda bulunur. Kemal bu buluşmayı devamla:

 

“Görür Osman dervişde kerame
Yüz urup kıldı ana dürlü ‘izzet
Sözinden o şehün utandı dervîş
Dönüben didi Osman’a o dervîş
Sonun gür olsun iy şâh-ı ser-efrâz
Bu sözleri bize çün iyledün sâz
Bu düşmüş gönlümüzi iyle aldun,
Muhabbet şevkını gönlüme saldun
Ki ma’lum oldı sende var kerâmet
Kılursın Hak yolına istikamet
Ki senden razı olsun dâyim Allah
Bizi lutfun’la topladun iy şâh
Sana virdük düşen bu yirde ol han
Adun tursun cihan durdukça Osman
 

Bu iller hep senün destünde olsun
Ki dostun şâd olup düşmanun ölsün
Cihan durdukça var ol sen cihanda
Nice şehler hem olsun sana bende
Geydürür Hacı Bekdaş ana bir tâc
Didi Sultan cihan hükmüne muhtâc”

(KEMAL, 2001: 40-4),diye kaydeder.

Buna göre, misafirinin sıradan bir insan olmadığını ve kerâmet ehli birisi olduğunu fark eden Osman Gazi ona olan hürmetini artırır. Bundan etkilenen ve ona muhabbet beslemeye başlayan Hacı Bektaş Velî, Osman Gazi’ye iltifat eder ve onun maneviyat sahibi biri olduğunu belirtir.

 

O daha sonra Osman Gazi’nin hedefinin Allah yolu olduğunu ifade ederek, Anadolu’nun onun hakimiyetinde olması,

 düşmanlarını mağlup etmesi, bütün beylerin ona bağlanması devletinin daim olması için dua eder ve ona tac giydirir.

Bundan başka, Kemal Hacı Bektaş Velî’yi överek onun devrin “kutb”u olduğunu, çok sayıda müride sahip bulunduğunu, beyan eder ve devamla:

“Görirlerdi anda çok kerâmet
Kılurlardı yüz urup istikamet
Anun kisvetini geymedik iy can
Bulunmazıdı ol hin içre insan
Olur Osman ana çün bende-ferman (emir kulu)
Giyer kisveti (özel elbise) ol dem şâh-ı devran
Yeniçeri ki ak börki giyerler
Anun kisvetini andan sayarlar”

(KEMAL, 2001: 42), diye yazar.

Buradan açıkça görüldüğü üzere, Kemal’e göre, bu buluşmada Osman Gazi Hacı Bektaş Velî’ye intisap etmiş ve Bektaşîler’e ait özel bir kıyafet giymiştir. Yani, Osman Gazi “Bektaşî” olmuştur. Yine, Yeniçeriler’in akbörk giymesi Osman Gazi’ye nispet içindir. Yeniçeriler, Osman Gazi’yi takip ederek Bektaşîler’e ait bu özel giysiyi giyerler.

Bunda onların özellikle hanedana bağlılığına işarettir.

 

Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Anadolu'da yaygın bir örgüt olan ahilikte her esnaf zümresinin kendini bir pir'e bağlaması gelenekti. Ahilerin seyfî (kılıçlı) kolu olan Alp Erenler de Hacı Bektaş'ı kendilerine pir edindiler.



Pir-i Sani

Pir Balım Sultan


1500  yılı civarlarında içinde posta oturmuştur. Yol içinde yaptığı hizmetlerden dolayı Pir sani (ikinci pir) adıyla adılır. ( Bektaşiler içinde zaman zaman üçüncü pir (pir-i salis) adıyla ortaya çıkan, şahıslar olduysada bunun gerçekle bir alakası yoktur).

 

Tarikatın kurumsal bir yapıya kavuşması Balım Sultan zamanında olmuştur. Bektaşiligin temel taşı olan erkanname Balım Sultan tarafından şekillendirilmiştir. Çeşitli kaidelerin konulması, ve yine mücerred makamının kurulması ve bu makama girilirken kulağa takılan Mengüş adındaki küpenin kullanımı da Balım Sultan zamanında olmuştur.


Bir Bektaşi Babası:

Gül Baba

Ve Galatasaray Lisesi


Galatasaray Lisesi'nin kurulmasını sağlayan Gül Baba 1531 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın daveti üzerine Budin'e(Macaristan) gönderilerek burada bir tekke kurar, Bektaşi hoşgörüsü ile kısa zamanda Buda halkının sevgisini kazanır. 1541 yılının 1 Eylül'ünde Budin savaşında şehit düşen Gülbaba'nın, Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin kıldırdığı ve 200 bin kişinin katıldığı rivayet edilen cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katıldı. Gülbaba'nın gömüldüğü tepeye de "Gültepe" adı verildi.


Bektaşilik Tarihi

Asya'ya Giriş


 

 

 

 

 

 

 

 

Yüzyılın başlangıcından çok önce Müslüman kalabalıkların küçük asyyaya girişi başlamıştı. Oğuz türklerinin güçleri Van Gölünün kıyılarında bi bizans gücünü yenip 24.000 hırıstiyan düşmanı öldürdükleri 1037 gibi erken bir tarihten başlayarak küçük asyaya girmişti. Yine de türk halklarının esas istilası 1071 Malazgirt savaşının hemen peşisıra olmuştur. Bizans imparatoru Romen

Diyojen'in büyük Selçuklu Alparslan tarafından yenilmesinden sonra , Roma imparatorluğunun Erzurum'dan İstanbul'a uzanan illerinin fethi ve kalıtımsal yönetimi kendisi de Alparslan gibi selçuk tan gelen kutulmuşoğlu süleymana verilmiştir. Süleyman dört kardeşiyle birlikte Fırat Nehri'ni geçmiş ve inanılmaz derecede kısa bir zamanda küçük asyayı boydan boya katederek Kütahyada kampını kurmuştur. Sonra İznikte sarayını yaptırmış ve kuvvetleride fırat dan istanbula karadenizden Suriye'ye etkinliklerini 6 yıl içinde yaymışlardır.


Site en iyi Firefox tarayıcı ile görüntülenebilmektedir.

site © 2006-2011 Bektasi.net - Bektasi.info ©- Her Hakkı Saklıdır - Bu sitede yazılanlar bilgi amaçlıdır.

Bu Sitenin ve yazarının Bektaşilik ile organik bir bağı bulunmamaktadır.

Sitede hazırlanması esnasında var ise gözden kaçan eksik, yanlış bilgiler ve hatalar Bektaşilige mal edilmemelidir.

Aldığımız Feyz ile Tarikat-ı Bektaşi'ye hakkında bilgi veren İnternet Sitesini Derlemek Cürretinde Bulunduk.

Eksiklerimizin Tamamlanmasını Hatalarımızın Af 'fını Hak Erenlerden Niyaz Ederiz.