Balım Sultan
Bektaşiliği kurumlaştıran önder olarak bilinen Balım Sultan;  Hacı Bektaş Veli'nin ilk öncülülerinden Dimetoka tekkesinin posnişini Seyit Ali Sultan'in torunlarindan olup, doğumu 1462 dir. 1521 senesinde hakka yürümüştür.

Fatih'in Istanbul fethini müteakip Gedik Ahmet Pasa'nin 1475 de Kırım, Mora ve Tuna seferinden dönüşte Dimitoka'daki tekkeye misafir olur. Dimitoka'daki Seit Ali Sultan (kızıldeli) dergahında yetiştikten sonra Anadoluya geçmiştir.

Daha sonra Hacıbektaş'a giden Balım Sultan bir süre dergahta hizmet verdikten sonra Bektaşi piri olarak Hacıbektaş dergahının pir postuna oturmuştur.

 

Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ;

 

YUSUF BALA BABA EFENDİ
MAHMUT BABA EFENDİ
İSKENDER BABA EFENDİ

GENÇ KALENDER BABA EFENDİ
RESUL BALA BABA EFENDİ
BALIM SULTAN
MÜRSEL BALA SULTAN
HIZIR LALE SULTAN
Hz. PİR HACI BEKTAŞI VELİ 'dir.

 

Bektaşiv dervişi Kazak Abdal bir şiirinde Balım Sultandan hayranlık ile bahseder;
 

"Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün hak sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra yürüyen
Mürsel baba oğlu Sultan Balım'dır."

 

 

Baba(Mürsel) Sultan türbesi Eğirdir de bulunmaktadır. Türbenin kapısındaki yazıtta Hamidoğlu İlyas Bey tarafından 1358 yılında İsa bin Musa adına inşa ettirildiği anlatılmaktadır.

 

Selçuklu tarzındaki türbede Baba Sultan'dan başka Sureti Baba (Zorti Baba) ve Palaz Baba adlarında iki kişinin daha mezarı bulunmaktadır.


Baba Sultan'ın asıl adı Mürsel'dir, o dönemde din büyüklerinin soyundan gelenlere Sultan denildiği için ona da Mürsel Sultan denilmiştir. Büyüyüp, Bektaşi Tarikatının gerektirdiği bilgi ve deneyimi kazandıktan sonra Baba unvanını almış ve Baba Sultan olarak anılmaya başlamıştır.

1357-1369 yılları arasında Bektaşi dergahının postnişini olan

 Baba Sultan öğrencilerinden Ebu Musa oğlu Şeyh İsa Deduki' yi Eğirdir'e göndermiş ve onun burada bir zaviye kurmasını sağlamıştır.

Baba Sultan yaşlanınca buraya gelmiş ve vasiyeti üzerine türbesinin bulunduğu yere gömülmüş. Tekkeler kapatıldıktan sonra türbenin etrafında bulunduğu bilinen aşevi gibi diğer yapılar yıkılmış, geriye türbe kalmıştır.

 

Seyyid Ali Sultan Bektaşi geleneğinde Kızıl Deli olarak tanınır ve Türk geleneklerinde Pehlivanlığın Piri olarak yerini alır. Horasan erlerinden Hüseyin Ataoğlu olduğu bilinir. Lakaplarından biri de “Hızır Lala” veya “Hızır Lale”dir.

M. 1310- 1402 yılları arasında yaşamıştır. 1397’de Bektaşilerin en önemli dergahlarından biri olan Dimetoka dergahını yaptırmış burada eğitim düzeni kurmuştur.

Dergah 1826’da yıkılmıştır. Dimetoka yöresinin Demirviran köyündedir. Seyyid Ali Sul tan’ın esas mezarı buradadır. Mücerret Hilafet Dergahı olarak uzun yıllar hizmet vermiştir. Dergah Kızıl Deli diye tanınan ırmağın kenarın da olduğu için

yöre halkı dergahı betimlemek üzere bu ismi sıkça kullanmış ve bu isim, Seyyid Ali Sultan’ın lakabı olarak kullanılmıştır.

Balım Sultan’ın babası Mürsel Baba ile yakın dostluğu vardır. Mürsel Baba da Dimetoka’da Seyyid Ali Sultan dergahına yakın bir yerde kendi dergahını açmıştır.

 


Balım Sultan Bektaşi tarikatını kurumsallaştırmıştır ve bu kurumlaşma beraberinde sürekliliği de getirmiştir. Bu Bektaşiligin günümüze kadar gelmesinde büyük bir etkendir. Balım Sultan, dergâhtaki bütün çalışmaları kayıt altına almıştır. Gerçi bu kayıtların çoğu çeşitli zamanlarda özellikle Yeniçeri ocağının lağv edilmesi ve akabinde Yeniçerilerin bağlantılı oldugu Bektaşilik üzerinde uygulanan baskı sürecinde yok edilmişlerdir. Buna rağmen bu durum Balım Sultan’ın önderlik kabiliyetini göstermektedir. Balım Sultan, salt kayıt tutmakla yetinmemiş, mevcut olan bir çok olguyu da sistemleştirmiştir. Tarikatta yer alan bir çok kura Balım Sultan zamanında konulmuştur. Ayrıca Bektaşi Erkânnamesini düzenlemiştir. Mücerret makamı Balım Sultan zamanında Bektaşilige dahil edilmiştir.

 

 

BİZ URUM ABDALLARIYIZ

Biz urum abdallarıyız
Maksudumuz yardır bizim
Geçtik ziynet kabasından
Gencinemiz erdir bizim

Daim kılarız biz varı
Harc-eyleriz elde varı
Dost yoluna verdik seri
Münkirimiz hordur bizim

Aşk bülbülüyüz öteriz
Rah-Hakka yüz tutarız
Mana gevherin satarız
Müşterimiz vardır bizim

Haber aldık Muhammedden
Geçmeyiz zat u sıfattan
Balım nihan söyler zattan
İrşadımız sırdır bizim

Balım Sultan

 


 

Benim pirim Hacı Bektaş Veli dir
Pirim piri Şahımerdan Ali dir
Seyyit Ali Sultanın kendisidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Erenlerin lokmasından yer isen
Gerçek imamların aslı der isen
Dinle pendi sana derim er isen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün Hak sırrına bürüyen
Kepenegin yanı sıra yürüyen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Mümin olan lokmasını yedirir
Her sözleri rumuz ile bildirir
Gümansız bil anı gerçek Velidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Kızıl Deli ocağında uyanan
Baştan başa yeşillere boyanan
Varıp pirin eşiğine dayanan
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Mekan tutmuş Hanbağında bucağın
Bulutlara ağıp tutan sancağın
Uyandırdı pirimizin ocağın
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Kazak Abdal der rivayet eyledim
Üç yüz altmış er ziyaret eyledim
Bu da söz başı bir hikayet eyledim
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

 

Kazak Abdal

Hazreti Pir Hünkâr

Hacı Bektaş-ı Veli


Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî 'nin talebelerinden Lokman Perende elinde yetişir, mürşid'inin:  "Var, seni Rûm'a saldık, Suluca- karahöyük 'ü sana yurt verdik. Rûm abdâllarına seni baş tayin ettik" demesiyle, siyâsi ve iktisadi düzeni bozulan Anadolu Türk halkına öncülük etmek, Türk birlik ve beraberliğini sağlamak, Türk dilini yabancı etkilerden korumak, Anadolu'yu Türkleştirmek ve İslâmlaştırmak amacıyla Anadolu'ya gelmek için yola çıkar..

 

 Kapadokya yöresindeki Hıristiyanlık merkezine karşı bir Türklük merkezi tesis etmek isteyen Hacı Bektaş Velî; bugünkü ismi Hacı Bektaş (O zaman yedi haneli bir köy ve adı Sulucakarahöyük) olan yere gelerek buraya yerleşir.

 

Çok ilgi çekici bir biçimde Kapadokya yöresindeki Hıristiyanlık merkezine karşı verilen savaş , sessiz bir savaş olarak tarihe geçer. Ihlara vadisi ve çevresindeki yerleşim birimleri Hacı Bektaş Velî ‘nin derin felsefesinden etkilenerek birer birer İslamiyete geçerken, ilginçtir ki bu bölgede o tarihlerde harhangi bir savaşa tarih kayıtlarında rastlanmamaktadır!!

 

 

 



Karaca Ahmet Sultan


Karacaahmet Sultan,Horasanlı bir Türkmen Beyi'nin oğludur. Gençliğinde psikiyatri dalında öğrenim görmüştür. Daha sonra ruh doktoru olmuş Anadolu 'ya geldiğinde hem ruh doktorluğu yapmış, hem de bir Alp Eren olarak Hacı Bektaşi Veli saflarında hizmet vermiştir.
 "Saruhanoğulları zamanında Manisa'dan 773 Muharremin ilk günü (Miladi 1371) de tanzim edilen bir vakfiye senedinde (Süleyman Horosani oğlu Karacaahmet)diye adı geçmektedir. "Buna göre babasının adı "Süleyman" anasının adı ise"Sultan Ana"dır. Annesi ve babası, Eşme'nin Karacaahmet köyündeki türbededefnedilmişlerdir.


Kaygusuz Abdal


Alâiye Beyi Hüsameddin Mahmud’un oğlu Kaygusuz Abdal‘ın asıl adı Alaaddin Gaybi’dir.

 

İyi bir öğ­renim görmüş, genç yaşta Abdal Musa’ya derviş olarak Kaygusuz adını almıştır.

 

Derebeyi oğulluğundan istifa ederek, dervişlik hırkasını giyen

Gaybi'nin hakikatin peşinde olduğu ve bunu da Mürşidinde bulduğunu anlatan Bektaşi Menkıbesine göre ;

 

“Teke (Antalya) ilinin Alaiye (Alanya) sancak beyinin oğlu Gaybi Bey, 18 yaşındayken arkadaşları ile ava çıkar. Avlanırken tepe üzerinde bir ahu(ceylan) görür beyzade. O esnada ahu onun önüne çıkagelir. Gaybi Bey onu görünce hemen bir ok çıkarıp, ahuya fırlatır. Kirişten çıkan ok ahunun sol koltuğunun altına saplanır fakat ahu yıkılmaz, sıçrayıp kaçar. Gaybi bey de ardına düşer.


Tarikatın 1826'dan 1925'e kadar olan gelişimi


II. Mahmut saltanatında yapılan yokedilme girişimlerinde yalnızca 23 yıl sonra 1849 da tarikatın yine dikkate deger bir güce ulaştıgı kesindir. 19. yy. ortasına doğru bektaşilik yalnızca yayılmakla kalmayıp yüksek çevrelerde de etkinlik buluyordu.

Lucy Garnett’e göre ( mysticism and magic in Turkey, s 73)

 Sultan Abdulmecit’in ( 1839-1861) bir yasal eşi olan bezmi sultan bu yüksek konuma yükselişini İstanbul yakınındaki Merdivenköy yakınındaki meşur Bektaşi tekkesi zeminindeki “dilek taşı”nın üzerine çıkmasına bağlamıştır. Bu taş Azbi Çavuş’un mezarının yanında durmaktadır. Ve bektaşi anenelerinde üzerne çıkanın dilegi yerine getirme gücüne sahiptir şeklinde anlatılır. Bu Bezmi Sultan yoluyla olsun yada Bektaşi Birileri aracılığıyla olsun 1869 yılına doğru Bektaşiler

yönetimde kendi savunmalarını güçlü olarak yapan etkileri olduğundan emin olmuşlardı. 


Site en iyi Firefox tarayıcı ile görüntülenebilmektedir.

site © 2006-2012 Bektasi.net ©- Her Hakkı Saklıdır - Bu sitede yazılanlar bilgi amaçlıdır.

Bu Sitenin ve yazarının Bektaşilik ile organik bir bağı bulunmamaktadır.

Sitede hazırlanması esnasında var ise gözden kaçan eksik, yanlış bilgiler ve hatalar Bektaşilige mal edilmemelidir.

Aldığımız Feyz ile Tarikat-ı Bektaşi'ye hakkında bilgi veren İnternet Sitesini Derlemek Cürretinde Bulunduk.

Eksiklerimizin Tamamlanmasını Hatalarımızın Af 'fını Hak Erenlerden Niyaz Ederiz.